Belçika`nın
başkenti Brüksel. Birkaç yüzyıl önce bataklığın kurutulması sonucu ortaya
çıkmış ve adı bataklığın içindeki yerleşim yeri anlamına geliyormuş.
Bir çok tarihi
binaya sahip olan bu şehri gezmek için biraz zaman ayırmanız gerekli. Hemen
hemen her yerde tarihin izlerini görebiliyorsunuz.
Guildhouse, Grand
Place meydanında bulunan gösterişli yapılardan bir tanesi.
Grand Place
şehrin en önemli ve en hareketli meydanı. Aynı zamanda bir çok tarihi bina ile
çevrili. Meydanın ortasında durduğunuz zaman döne döne fotoğraf çekebilirsiniz.
Hotel De Ville
yani belediye binası, 13. yüzyıldan
kalma gotik mimarisi ile göz dolduran 96 metrelik asimetrik bir kuleye sahip
olan bir yapı. Maison De Roi ve Le Renard Lonca evi de bu meydanda yer alıyor.
Aziz Micheal ve
Aziz Gudula Katedrali, Aziz Gudula` nın
kutsal hazinesi buraya getirildiği için bu isim verilmiş. Şehirdeki diğer
tarihi binalar gibi bu da gotik özellikler taşımakta.
Müzik Aletleri
Müzesi Mim, müzik aletlerinin tarih içinde nasıl şekillendiğini görmeniz için
güzel bir fırsat. Bu aletler içinde bize çok tanıdık olanları görmek güzeldi.
Train World da
bir müze. Belçika ve komşu ülkelerdeki tren ağının gelişimini ve demiryolu
teknolojilerini, kullanılmış eski trenleri sergileyen bir bina.
Atomium 1958
yılında Expo etkinliği için altı ay sonra kaldırılmak üzere yapılmış ve sonra
Brüksel` in önemli sembollerinden biri olmuş. En üst kattan bütün şehri
panoramik olarak izleyebilirsiniz. Dokuz çelik kürenin birleştirilmesi ile
oluşur. Demirin kristal kafes yapısının 165 milyar kez büyütülmesi ile oluşmuş
bir yapı. Waterkeyn modern çağı temsil eden atomun yapısını hissederek bu
yapıyı tasarlamış.
Palais Royal De
Bruxelles, Kraliyet ailesinin önceden kaldığı, çok sayıda odası ve çok güzel bir
bahçesi olan bir saray.
Mont Des Arts, şehri
tepeden seyredebileceğiniz bir park alanı. Güzel fotoğraflar çekilebilir.
Place Royale,
Mont Des Arts alanının hemen arkasında ve şehrin manzarasını gören bir yerde.
Basilique Du
Sacré- Coeur De Bruxelles, ilginç mimarisi ile hemen fark edilen bir kilise.
Musee De La Ville
De Bruxelles, şehrin hikayesini anlatan fotoğraflar, resimler ve haritaların
bulunduğu bir müze.
Palais De La
Bourse, Brüksel borsa binası.
Manneken Pis, Brüksel`in
en önemli sembollerinden birisi bu küçük çocuk heykeli.
Avrupa Parlamento
binası, Avrupa Birliği`nin resmi organlarından bir tanesi olan bina.
St. Nicholas
Kilises
Notre Dame De La
Chapelle
Tarih kokan
geziniz sırasında burnunuza buram buram vanilya kokuları gelirse şaşırmayın.
Waffel bu şehrin bir diğer sembolü. Bir çok sokakta olduğu için bu koku sanki
şehrin parfümü olmuş. Tatlısı bol kremalı ve meyveli, tuzlusu da bildiğimiz
tost gibi bol peynirli ve çeşitli garnitürlerle servis ediliyor.
Ve çikolatalar da
var tabii... Çikolata satan bir çok dükkana rastlayabilirsiniz.
Ve makaronlar...
Danteller de waffel ve çikolata kadar ünlü. Vitrinlerde uzun uzun incelemek
isteyebilirsiniz.
Gotik mimarinin
etkisindeki tarihi binalarının yanında kendine has binaları ile de sokaklarında
fotoğraflar çekerek gezebileceğiniz güzel bir şehir...
Şehrin bir
sembolü daha var ki hepimizin seyretmekten zevk aldığı Tenten. Tenten` in yaşadığı
yerin, yazarı olan Hergé`nin doğum yeri
olan Brüksel olduğunu da şehrin her yerinde karşımıza çıkan Tenten
figürlerinden öğrendik.
Ocak 2017
Yorumlar
Yorum Gönder